FİLM
ÖZETİ
Sierra
Leone, 1999.
Ferhan KILINÇ
Elmas tarlarının kontrolü için şiddetli bir iç savaş hüküm sürüyor. Binlerce insan öldü ve milyonlarcası iltica etti. Hiçbirisi elmas görmemişti.
Ferhan KILINÇ
Elmas tarlarının kontrolü için şiddetli bir iç savaş hüküm sürüyor. Binlerce insan öldü ve milyonlarcası iltica etti. Hiçbirisi elmas görmemişti.
Solomon, ailesi ,
çocukları ve eşiyle birlikte Sierra Leone ‘ de yaşar . İç savaşın hüküm
sürdüğü kentte Solomon ve oğlu Dia ‘nın dışarı çıktığı sırada kendilerini
Devrimci Birleşik Cephe olarak adlandıran bir grup arabalarla gelerek insanları
kurşun yağmuruna tutar .Kadın çocuk ve erkekleri öldüren grup bazı erkekleri de
tutsak olarak alır . Tutsak ettikleri erkeklerin ellerini kesmeye başlarlar .
Solomon da tutsak olmuştur ama ellerini kesmek yerine elmas madenine çalışması
için gönderirler . Madende o zamana kadar hiç görülmemiş pembe bir elmas bulan
Solomon elması toprağın altına gömdüğü sırada Hükümet birlikleri gelir ve
madende çalışanları ve Devrimci Birleşik Cephe üyelerini tutuklarlar . Solomon
hapishanede tutsak edilmişken onun elmas çaldığını gören Devrimci Birleşik Cephe
komutanı ona vermesi için bağırır . Bu sırada elmas kaçakçılığı yaptığı sırada
tutuklanan ve hapishaneye getirilen Danny bunu duyar ve Komutan gibi o da
elmasın peşine düşmeye karar verir . Film bundan sonra filmin iki önemli
kahramanı Solomon ve Danny ‘ nin birlikte yaşadıkları olayları savaşın ,
şiddetin , acının , korkunun , gerilimin ortasında geçen sahnelerle birleştirir
. Solomon ve Danny ‘ ye basın konvoyuyla Sierra Leone’ ye gelen ve kaçakçılığın
nasıl yapıldığı ve elmasların nasıl çalındığını ispatlamaya çalışan gazeteci
olan Maddy ‘ de eşlik eder.
İnsanlar birisinin eline mal
olduğunu bilseler ,
bir daha yüzük almazlardı.
GİRİŞ
Sierra Leone ‘ de
bulunan elmas madenleri kentteki sefaleti , şiddeti , acıyı , ölümleri , iç
savaşı , hırsızlığı başlatmıştır . Sömürgeci ülkelerin hammadde hırsızlığı
Sierra Leone ‘ de felaketlere yol açmış , yarattıkları kargaşa ve şiddet
durumları iç savaşın devamını getirmiştir. Elmaslardan pay almak isteyen bölge
halkı birbiriyle savaşmaya başlamıştır . Kadınlar, erkekler ve çocuklar
öldürülmüş , kimisi elmas madenlerinde çalışmak üzere madene gönderilmiş ,
kimisinin ise elleri kesilmiştir. Sierra Leone ‘ li çocuklar Afrika ‘ da olan
diğer savaşlardaki gibi silahlandırılmış ve birer asker olarak
yetiştirilmiştir. Çocuklara silahlı eğitimler verilmiş ve insanları
öldürmeleri emredilerek birer vahşiye döndürülmüştür. Çocuklar ellerindeki
silahları insanlara doğrultarak gözlerini kırpmadan ateş eder hale gelmişlerdir
. Bir taraftan bunlar olurken diğer taraftan sömürgeci ülkelerin
elmas madenlerini kaçırmış , birer ürün haline getirerek pazarlarda yüksek kar
oranlarıyla satmışlardır. Sömürgecilik hiçbir engel tanımamış ve şiddetin ,
ölümün , çığlıkların , sefaletin içerisinde amaçladığı şartlarla sürüp
gitmiştir. Sömürgecilik batı ülkelerinin kendi ekonomilerinin çarkını döndürmek
için başvurduğu bir yöntem olmuştur yıllarca. Kendi ülkelerinde bulunmayan
malları yağmalamak ve bunları ülkelerinin üretim alanlarından geçirerek pazara
sürmek batılı ülkelerin ekonomisinin temelini oluşturmuştur. Hammadde
ihtiyaçlarını sömürgecilik üzerinden gideren batı anlayışı, hammaddenin kendi
pazarlarına kar olarak dönmesi için sömürgecilik adına türlü yaptırımlar
uygulamış ve kendi ekonomisine kan verirken aynı zamanda sömürdüğü ülkelerin
ekonomilerinin kanını emmiştir. Sömürge ülkeleri herhangi bir hammaddenin
bulunduğu, yer altı kaynaklarının zengin olduğu ülkelere adeta istila etmiş ve
hırsızlık yapmıştır. Sömürdükleri hammaddeleri kendi ülkelerinde işleyerek
pazara süren anlayış aynı zaman sömürdüğü ülkeye ve ülkelere bu ürünlerin
satışını yapmıştır. Sömürgeci ülke kanına girdiği ülkeleri üretim ve teknolojik
kabiliyette yetersiz bırakmıştır. Tüm yeraltı kaynaklarını ve değerli
madenlerini ve hammaddelerini sömürdüğü ülkelerin ayaklarına teknik gelişimleri
açısından taş koymuş ve kendisine muhtaç etmiştir. Sömürgeci daima ürün haline
getirip kar elde edeceği maddelerin peşine düşmüştür. Bununla ilgili gereken
her şeyi akıl ve ahlak süzgecinden geçirilmeden uygulanmıştır. Bir taraftan
kendi ülke ekonomilerinin gelişimi ve kendi ülke insanın refahı ve geleceği
için sömürüyü mübah gören zihniyet arkasında sadece bir yıkıntı ve sefillik
bırakır. Marx ; Sömürgecilik, şiddet yoluyla boyun eğdirilen insanlara insan
haklarını esirger ve onları zor gücüyle, Marx’ ın haklı olarak ‘’alt insan’’
dediği bir sefalet ve cehalet durumunda tutar. ( Memmi, 2009:18 ) Sömürgeci
istila ettiği ülkelerin zenginliklerini çalar ve onu karanlık bir sefaletin
içine doğru iter. Bir tarafta karlı bir Pazar, işleyen bir ekonomi ve müreffeh
bir şehir imarı diğer tarafta talan ve yağma’ nın arasında kalmış bir karanlık
şehir.
Fanon ; Sömürgeci’ nin yaşadığı
şehir, dayanıklı olması için taştan ve çelikten yapılmıştır. Işıklar
içerisinde, asfalt bir şehirdir; çöp kutuları her zaman meçhul artıklarla
doludur, hiç görülmemiş, hayal bile edilemeyecek şeylerle dolup taşar.
Sömürgeci’ nin ayakları asla görülemez,
belki denizde görülebilir ama orada da ayaklarını görecek kadar yakınına
gidemezsiniz. Oturduğu yerin sokakları temiz ve düzgün olmasına, taş ve çukur
bulunmamasına karşın, sömürgecinin ayakları sağlam ayakkabılarla korunur. Sömürgecinin
şehri, insanın karnının tok, sırtının
pek olduğu bir yerdir, tembellik yeridir, karnı her zaman iyi şeylerle tıka
basa doludur. Sömürgecinin yaşadığı yer, beyaz insanların, yabancıların
bölgesidir . Sömürge halkının şehri ya da en azından yerli şehir, siyah
kölelerin köyü, eski şehir, rezervasyon bölgeleri, adları kötüye çıkmış
insanların yaşadığı, adları kötüye çıkmış bir yerdir. Rastgele bir yerde,
rastgele bir şekilde doğarsınız. Rastgele bir yerde, rastgele bir nedenle
ölürsünüz. Boş yerin olmadığı bir dünyadır orası; insanlar üst üste yaşar,
kulübeleri birbirinin üstüne inşa edilmiştir. Sömürge halkının şehir aç bir
şehirdir; ekmeğin, etin, ayakkabının, kömürün, ışığın, açlığın çekildiği bir
yer. Sömürge halkının şehri, büzülmüş, diz çökmüş bir şehirdir, pisliğe
gömülüdür. Pis zencilerin ve Arapların bölgesidir . (Fanon, 2007:45)
Sömürgeci
öncelikle ekonomisinin çarkını döndürmeyi ve güçlü Pazar ve kar elde
etmeyi amaçlar . Sömürgeci maddeleri ucuza metropole taşır ve bu maddelerden
ürettiği malları yüksek kar oranıyla pazarlara sürer. Belli bir kesimin elinde
toplanan para belli kişileri zengin eder . Bu sistem kapitalizmin doğuşuna ve
ilerleyişine neden olur . Kapitalizm ise ülkelerin şiddet ve baskıyla sömürdüğü
zenginliklerinden beslenir .Fanon kapitalistleri savaş suçlusu olarak
nitelemştir ;Kapitalistler yüzyıllardır azgelişmiş dünyada tam bir savaş
suçlusu gibi davrandılar. Sürgünler, katliamlar, zorunlu çalıştırma ve kölelik,
kapitalizmin altın ya da elmas rezervlerini artırmak, zenginliğini ve
iktidarını kurmak için kullandığı temel yöntemlerdi. (Fanon, 2007:104) Frantz
Fanon, Kapitalistler yüzyıllar boyu, az gelişmiş dünyada suç işlemekten başka
iş görmediler. (akt. Said, 2013:49) Kapitalizm işlediği bu suçları ekonomiye
döngü kazandırmak için işler ve bu yolda şiddetin her türlüsü ve her seviyesi
meşrudur . Baskı , sömürü ve şiddet ucuz hammaddeye ve yüksek kar elde edilerek
pazarlarda satılacak mallara ulaşan basamaklardır. Kapitalizm ilerledikçe para
ve metalar gitgide insani değerleri yerinden eder, onların yerini alır, hatalı
bir şekilde insani değermiş gibi kabul edilir. Böylece para ve metalar
fetişleştirilir (fetişler, bizim insani niteliklerle donattığımız nesnelerdir
). ( Loomba, 2000:45) Bu metalara ulaşmak için öncelikle ucuz hammaddeye
ulaşmak gereklidir ve bunun için sömürü
şarttır . Kendi üretimini yapamayacak hale getirilen ülkelerin doğal
zenginlikleri fetişleştirilen bu metalara ulaşmak için çalınmıştır . Baharat, şeker, köle, kauçuk, pamuk, afyon,
kalay, altın ve gümüşün insanları yüzyıllar boyu çekmesinin fazlasıyla
gösterdiği üzere, batılı imparatorlukların yayılmasında, karın ve daha çok kar
umudunun büyük önem taşıdığı açık. (Said, 2013:47) Somut olarak söylersek,
Latin Amerika, Çin ve Afrika gibi sömürge ülkelerin altınını ve hammaddelerini
Avrupa haddinden fazla kendisine çekmiştir. Avrupa’ nın bolluk içinde yüzen
kulelerini karşılarında gören bu kıtalardan Avrupa’ ya doğru yüzyıllardır
elmas, petrol, ipek, pamuk, odun ve egzotik ürünler sevkedilmektedir. (Fanon, 2007:105) Avrupa’ nın yüzeyinde
görülen ‘’bereketin’’ altında, kolonilerden akan maddi zenginlik ve emek,
‘’Zencilerin, Arapların, Hintlilerin ve sarı ırkların alın teri ve cesetleri’’
yatmaktadır. (akt:Lommba, 2000) Bu
maddelere ulaşmak isteyen sömürgeci ülkeler aynı zamanda sömürgeleştirdikleri ülkelerdeki toplum olgusunu yok etmiş ve tarihlerine
sadece kendi tarihini, uyguladığı sömürgecilik tarihini yazdırmıştır. Bununla
ilgili Memmi ;
Sömürgeci boyun eğdirmek ve
sömürmek için sömürge insanını tarihsel ve toplumsal, kültürel ve teknik akışın
dışına itti. Güncel ve gerçek olan şey, sömürge insanının kültürünün,
toplumunun ve teknolojisinin ciddi bir zarar gördüğü, karşılığında da yeni bir
yetenek ve yeni bir kültür edinmediğidir.
( Memmi, 2009:122 ) Sömürgecilik bir gasptır ve sömürdüğü ülkelere
hareket alanı bırakmamaktadır. Bir çemberin ortasına konulan ülkelerin değerli
madenleri, zengin yeraltı kaynakları, yaşam hakları, şehirleri, alanları ve en
önemlisi sıraya konulan tüm gasp edilmiş durumların hepsini kapsayan
‘’özgürlükleri ‘’ rehin alınmıştır. Memmi ; Sömürgeci, sömürgeleştirileni
insanların çoğunluğuna bahşedilen en değerli haktan yoksun bırakır: Özgürlük.
Sömürgeciliğin sömürgeleştirilene dayattığı yaşam koşulları buna yer bırakmaz;
tam tersine hiç aldırmaz. Sömürge insanının bu ıstıraplı durumdan çıkış yolu
yoktur- ne hukuki bir çıkış (vatandaşlığa geçme) ne de dini bir çıkış (din
değiştirme). Sömürge insanı, sömürgeleştirilen olma ya da olmama arasında seçim
yapmakta özgür değildir. ( Memmi:97) O
halde sömürge insanının yapabileceği ne kalmıştır geride? Kendi durumunu
sömürgeciyle uyum ve birlik içinde değiştiremeyince, ona karşı çıkarak özgür
olmaya çalışacaktır: isyan edecektir. (Memmi:132)
Sömürgeciliğin
boyunlara taktığı yulardan kurtulmanın ne büyük yolu da isyandır . İsyan bir
başkaldırıştır ve ölümün zaten olduğu bir ülkede korkmadan pahasını düşünmeden
sisteme karşı yumruğunu kaldırmaktır . Özgürlüğe ulaşan yol sömürgeleştirilmiş
insanlar için isyan ve başkaldırıştan geçer.
SÖMÜRGECİ DANNY VE
SÖMÜRGELEŞTİRİLMİŞ SOLOMON
Amerika’ nın ve batılı ülkelerin kapitalizm
temelli üretim için ucuz hammadde sağlamak amacıyla gerçekleştirdikleri
sömürgeciliği temsilen filmde Danny ’ yi görebiliriz Danny Sömürgeci
ülkelerin gerçekleştirdiği faaliyetlerin bütününü filmde kendisinde
barındırmaktadır. Kapitalist üretim sistemi ’ nin gerektirdiği ucuz hammadde
ihtiyacı ve ucuz işgücü filmde gözler önüne serilmiştir. Bu filmde
sömürgecilerin Sierra Leone’ de ki amacı Sierra Leone ‘ deki elmasları
kaçakçılık yoluyla ülkelerine götürmek ve ele geçirdikleri bu elmasları
işleyerek pazarlarda kar amacıyla satmaktır . Ucuz elmas sahiliği için ölüm
dahi mübah görülmekte ve hatta amaca giden yolda en büyük korkutucu silah
olmaktadır . Zaten amaçlanan da iç
savaşa sebep olduktan sonra iç savaşta kullanılan silahları finanse ederek
ölümleri ve karışıklığı artırmak ve bu şekilde ölümlerle birlikte elmas
hırsızlığı için alan yaratmaktır. Danny
sömürgeci ülkelerin bu amaçlarını ve bu amaca ulaşmak için barındırdıkları tüm
özelliklerini kendisinde barındırmaktadır ve adeta Danny sömürgeci , Solomon
ise sömürgeleştirilen insanın bir portresi olmuştur .
Zengin doğal kaynaklara
sahip olan ülkeler sömürgeci ülkelerin saldırısına uğramış ve doğal kaynakları
sömürülmüştür. Bir ülkede bulunan doğal kaynak ve hammadde rezervi o ülkenin
geleceğinin karanlığına işaret etmenin ilk etmeni olarak görülmüştür . Sierra
Leone’ de bulunan elmas madenleri Sierra Leone halkına aittir fakat her doğal
kaynak gibi emperyalist ülkelerin sömürüsüyle karşılaşmıştır . Filmin açılanda
geçen ifade gibi ; ‘’ Elmas tarlalarının
kontrolü için şiddetli bir iç savaş hüküm sürüyor . Binlerce insan öldü ve
milyonlarcası iltica etti . Hiçbirisi elmas görmemişti .
Hammaddeleri ve değerli
kaynakları sömürülen bu insanlar sömürülen ve ellerine geçmeyen elmaslardan
paylarını almak için iç savaşa sürüklenmiş ve birbirlerini hedef olarak görmeye
başlamışlardır . Emperyalist düşünce zenginlikleri hırsızlık yaparak mülküne
geçirdikten sonra işleyip büyük pazarlarda satmaya başlamış ve iç savaşın
devamı ve sermayenin kendilerine akışı için iç savaş durumlarını yaratmışlardır
. Michael Barrant Brown’a göre emperyalizm “ekonomik yönden az gelismis ülkelerin
gelismis olanlara tâbi olmasini saglayan ekonomik, siyasal ve askerî iliskileri
niteler. Emperyalizm dünya ekonomisindeki esitsiz iliskiler sistemini
tanimlayan en uygun kelimedir” ( akt. Bağçe, 2003:65 )
Sömürgecilik kendinin
olmayanı hedefler. Bir doğal kaynağın
nerede olduğu önemli değildir. Ülkede bulunan her doğal kaynak o ülkenin
sömürüsüne zemin hazırlamaktadır . Bu durumu ifade etmek için filmin bir
sahnesinde Solomon ve Danny ’ le karşılan yaşlı adam Solomon’ a ; Beyaz Adama
söyle , beni vurmasın . Solomon : Herkes gibi o da kafayı elmasla bozmuş .
Yaşlı adam : Umalım da burada petrol bulmasınlar . O zaman başımız gerçekten
belaya girer - Sömürgeci ’ nin hedefi doğal kaynaklara sahip olan bir ülkenin
zenginliğine ulaşmaktır. Danny ’ nin sömürgeci bir ülkeyi temsil ettiği
düşüncesiyle ; Komutan hapishane de Solomon ’ dan elması ister. Solomon
bağırarak sen delisin , delisin! Elmas nerede , elmas nerede ? Elmas görüyor musun ? Siz şeytanlar ailemi
aldınız ! Evimi ! Her şeyimi kaybettim ! İşte bak ! Ne kaldı ? Ne kaldı ? Bir
elmas varsa onu alan sendin ! . Danny bu sahnede Solomon’ da elmas olduğunu
öğrenince batılı ülkelerin yaptığı gibi elmasın peşine düşer . Danny
sömürgecidir ve işine yarayacak her şey onun için değerlidir ve onu elde etmelidir
. Fanon ; Sömürge insanına
sömürgeciliğin asla bir şey almadan vermeyeceğini göstermek gerekir. ( Fanon,
2007:143)
Sömürgecinin tam bir
efendi olabilmesi için, nesnel olarak böyle olması yeterli değildir, kendi
meşruluğuna da inanması gerekir. Bu meşruluğun tam olabilmesi için sömürge
insanının köle olması yeterli değildir, bu rolü kabul etmesi de gerekir.
Kısacası, sömürgecinin sömürgeleştirilen tarafından kabulü gerekir. Kısacası,
sömürgecinin sömürgeleştirilen tarafından kabulü gerekir. Sömürgeciyle
sömürgeleştirilen arasındaki bağ bu yüzden yıkıcı ve yaratıcıdır. ( Memmi,
2009:99 ) Danny ve Solomon ’ un
elmas madenine ulaşmak için yaptıkları yürüyüşlerde aralarında geçen diyalog ; Danny
Solomon ’ a elimi böyle kaldırırsam , dur . Toprağı işaret edersem yat . Fırla
dersem , hayatın buna bağlıymış gibi koş . Anladın mı ? Solomon : Evet patron
. Bir başka yerde ise Danny Solomon’ a
bir daha hayatımı bu şekilde riske atarsan yüzünden ensene kadar derini
yüzerim.
Batılı sömürgeci ülkeler sömürgeleştirdikleri bölgelerde ki insanları
çıkarlarına uğruna bir savaşın ortasına atmaktadırlar . Tahakküm altına
aldıkları ve özgürlüklerine el koydukları ülkelerde çıkarları uğruna bir iç
savaş çıkartırlar . İç savaşın hem çıkaranı hem kontrol altına alanı olarak kendilerini
gösterirler. İç savaş emperyalist güçler için bir kaçış alanıdır. Elmasların
nasıl kaçırıldığı ve iç savaşın nasıl sürdürüldüğünü Danny filmde şöyle anlatıyor ; ‘’ Ben taşları
sınırdan kaçırdıktan sonra yerel tüccarlar onları Monrovia ‘ daki bir aracıya
ulaştırıyor . Aracı gümrük resimlerini ödüyor ve elmasların Liberya ‘ ya
çıkarıldığını belgeliyor . Böylece yasal olarak ihraç edilebiliyorlar . Antwerp
‘teki alıcılara ulaştıklarında elmaslar tasnif masalarına götürülüyor ve artık
soru sorulmuyor . Hindistan ‘ a gittiklerinde kirli taşlar, dünyanın dört bir
yanında gelen temiz taşlarla karıştırılıyor. Böylece diğer elmaslar gibi
oluyorlar. Londra ‘ ya gittiğimde Simmons ‘ la buluşurum. Arz ve talep. Arzı
kontrol eder ve talebi yüksek tutarsın. Taşları pazarın dışında tutmak için
sakladıkları bir yeraltı kasaları var. Böylece fiyatları yüksek tutabiliyorlar.
Eğer asiler bir milyar dolar değerinde ham elmasla pazarı boğmak isterlerse Van
De Kaap gibi bir şirket, ki elmasların nadir olduğunu söylerler, bununla baş
edemez. Özellikle de çulsuz bir enayiyi üç aylık maaşını bir nişan yüzüğüne
yatırmaya ikna etmektelerken. Teknik olarak söylersek, savaşı finanse
etmiyorlar; ancak yarattıkları durum, savaşın sürmesine yol açıyor . Batı
medeniyetinin günümüzde yaşladığı zenginlik ve refahta eğitimli insan yetiştirmelerinin
önemi olduğu kadar hiç şüphesiz bu ülkelerin kendilerinden kat be kat büyük
sömürgelerinin insan dahil tüm kaynaklarını kullanmalarının da etkisi vardr .(Demir:118)
Tıpkı burjuvazinin bir proletarya imgesi sunması gibi, sömürgecinin
varlığı da sömürgeleştirilenin bir imgesine çağrı yapar ve bunu dayatır. Bu
imgeler, sömürgecinin ve burjuvanın varlığının ve davranışlarının şoke edici
görünmemesi için bahane haline gelir. ( Memmi, 2009:91 ) Sömürgeci
ülkeler çıkarlarının peşinden koşarken tahakküm altına aldıkları ve
sömürgeleştirdikleri ülkeleri lanetlemeye başlarlar. Sömürgeleştirilen ülkeleri
zaten karışıktır, kendi işini kendi
yapamaz, hiçbir üretimleri olmaz , yaşam koşulları vasatın altında ve korunmaya
ve bakılmaya , müdahale edilmeye muhtaç ülkeler olarak nitelendirirler . Onlar
bu ülkeleri sömürgeleştirmekten öte , orayı
düzene sokmak için ve orada ki insanlara yardım eli uzatmak için oradadırlar . Ve
düzene soktukları ülkeden hakları olanı almalılardır . Özgürlüklerini gasp
ettikleri yerde bulunduğu insanlar, eğitimsiz , fakir , cahil , geri kalmış ,
beceriksiz olarak nitelendirilir ve bu niteliklerden asla kurtuluş yoktur
. Tek kurtuluş yolu artık medeniyetin
bir beşiğinin oraya elini dokundurmasıdır . Dokunmak zorunda olan elin nasıl
olduğu önemli değildir aslında . Karar vericinin hükmündedir yine . Kanlı bir
el de olabilir. Bu elin kanlı olması o halkın işe yaramazlığından daha kötü bir
şey değildir. Zaten onlar olmasa da orada kan dökülecetir . Bu konuda Maddy ’ nin insanların öldüğü, öldürülenlerin
bilinmediği ve her gün binlerce insanın ya öldüğü ya da kaçtığı sözlerine
ilişkin sözlerine Danny ‘ nin verdiği cevap bu düşünceyle paralellik
göstermiştir ; ‘’ Buradaki insanların birbirini öldürmesi bir
yaşam biçimi ve hep böyle oldu ‘’ . Sömürgeleştirilen insanların işe
yaramazlığı ve kendi kendilerini yönetemeyecekleri düşüncesini Solomon ‘ un sözlerinde görüyoruz . Büyükbabam pek çok savaş hikayesi
anlatmıştı. Mende ’ nin Temne ’ yle nasıl savaştığını ya da bir kadın
kaçırıldığında , iki kabilenin nasıl savaşacağını. Beyazları anlıyorum ,
elmaslarımızı istiyorlar değil mi ; ama benim insanım , kendinden olana bunu
nasıl yapabiliyor ? Bizde bir terslik olduğunu söylüyorlar , kara derimizin
içinde . Beyaz adam hükmederken , daha iyi durumda olduğumuzu .
Memmi, onları ‘’kendini aklama’’ya götüren
adımların sırasını çarpıcı bir şekilde açıkladı. Muhafazakarlık vasat
insanların seçilmesine neden olur. Vasatlıklarının farkında olan bu gaspçı
seçkinler ayrıcalıklarını nasıl sağlar ? Yalnızca tek bir şekilde : kendilerini
yüceltmek için sömürgeleştirileni alçaltmak, yerlilerden insanlık unvanını
esirgemek ve onları yalnızca yoksun olarak tanımlamak. Bunu da kanıtlamak zor
değil, çünkü sistem onlardan her şeyi esirger. Sömürgeci uygulama, sömürgeci
fikri bizzat olguların içine kazımıştır; sömürgeciyi de sömürgeleştirileni de
belirten şey, olguların hareketidir. Örneğin zulüm , zulüm aracılığıyla
doğrulanır; Ezenler kötülükleri zor yoluyla üretir ve korur; bu kötülükler de ,
onların gözünde, ezilenleri, kaderlerine
layık olmak için benzemeleri gereken hale gittikçe daha çok benzetir. Sömürgeci,
sömürgeleştirilenin ‘’insanlıktan çıkarılması’’ çabasını sistematik olarak
sürdürerek, yeni sömürge aygıtıyla her gün biraz daha özdeşleşerek, kendini
aklayabilir ancak. Terör ve sömürü, insanlıktan çıkarır ve sömürücü, sömürüsünü
daha da ileriye götürmek için bu insanlıktan çıkarma yoluna kendini rahatlıkla
sokar. ( Memmi, 2009:20 )
Örneğin
sömürgeleştirilen, sömürgeleşmeden önce zaten geri değil miydi?
Sömürgeleştirilmelerine izin veriyorlarsa, bunun nedeni tam da ister askeri
açıdan ister teknik açıdan olsun savaşacak kapasiteleri olmamasıdır. ( Memmi,
2009:44 ) Avrupa ‘ nın sömürgeleştirdiği bölgeleri nitelediği özelliklerle
ilgili0 Said : Kolonileştirilmiş haklar irrasyoneldir ama Avrupalılar
rasyoneldir; birinciler barbar, şehevi ve tembel Avrupa ise cinsel iştahların
denetim altından tutulduğu ve başat etiği sıkı çalışma etiği olan medeniyetin
kendisidir; Şark durağandır, Avrupa ise gelişir ve ileri yürür; Avrupa’ nın
erkeksi olabilmesi için Şark’ ın kadınsı olması gerekir. ( akt. Loomba, 2000:68
)
Sömürge ile birlikte kapitalizm
‘’ kadınsılaştırılmış ‘’ sömürge ülkelerini yağmalar , geri bırakır ve kendine
bağlar . Kapitalist ekonomi ‘ nin devamı ve gelişimi için yağmalamak , çalmak
ve karlı fiyatlarla pazarlarda satmak sömürgeci ülkelerin amacı olmuştur .
Kapitalist düşüncenin yaptıkları ile ilgili Luxemburg ; “Kapitalist üretimin yasalari ve biçimleri,
daha en bastan, tüm dünyayi üretim güçleri deposu haline sokma amacini tasir.
Sömürmek amaci için, üretim güçlerine el koymaya itilen sermaye tüm dünyayi
yagmalar, üretim araçlarini dünyanin dört bir yanindan, her düzeydeki tüm
uygarliklardan, tüm toplum biçimlerinden, gerekirse kuvvet kullanarak saglar,
gasp eder. Üretilmis olan arti-degerin maddi biçiminin çözmüs olmaktan çok uzak
durdugu kapitalist üretimin maddi ögelerinin saglanmasi sorunu, çok farkli bir
yön alir. Sermayenin, realize ettigi arti-degeri üretken bir sekilde
kullanabilmek için, hem kalite hem de miktar açisindan, sinirsiz seçenekte
üretim araçlari saglamak üzere, tüm dünyayi giderek daha tam bir sekilde
tüketmesi, gereklilik halini alir” (Luxemburg, 1986: 274). Batılı emperyalist
güçler bir ülkede yaşanan sorunların her zaman takipçisi olmuşlardır. Bir
ülkeyi tahakküm altına almak ve doğal kaynaklarını , işgücünü , insanını ve
kanını sömürmek için ülkede yaşanan
olayların arkasına sığınmışlardır . Bir ülkede yaşayan halk kendi ülkesinde
yaşama özgürlüğünü kaybetmiş , kendisinden farklı ve kendisinden olmayan
birisinin efendiliği altına girmiştir. Doğal kaynakların asıl sahiplerinin ülkelerinde
yaşama hakkı bile sömürgecilerin elindedir . Danny Sierra Loene ‘ li barmenle
konuşmasında sömürgeci ile sömürgecileştirenin diyaloğunu yansıtmaktadır .
Danny barmen ’ e - Aileni götürmenin zamanı gelmiştir belki de ? der. Barmen
Danny ’ ye peki nereye gideceğiz? . Helikopteri havalandırıp sizler gibi uçalım
mı ? Burası benim ülkem , ahbap . Siz gelmeden çok önce buradaydık , siz
gittikten sonra da burada olacağız .
Filmde de Danny ‘ nin değindiği gibi
sömürgeci ülke aslında iç savaşı finanse etmemektedir . Ülkeyi soktukları durum
ve yarattıkları hal iç savaşın devamını sağlamaktadır . İç savaşın devamını
sağlayan sömürgeci daha sonra savaşı durdurmaya çalışan konuma geçer ve her
basamakta bu çabası için zenginliklerden payını alır . Albay , Freetown
hükümetinden DBC örgütünün eylemlerini bitirme isteği alır ve bunu yerine
getirmek için harekete geçer . DBC örgütünün ise işgal ettiği yerlerde
kullandığı silahlar sömürgeciler tarafından verilmektedir . Danny ve Albay’ ın
konuşmalarında iç savaşın sömürgeciye olan faydasını görebiliriz .
Albay : Asiler elmas tarlalarını geri almışa benziyor Danny. Sierra Leona
hükümeti , oraya gidip asilerin işini bitirmemiz için bizimle bağlantıya geçti
. Danny : Yani asilere silah
satıyorsunuz ve onları kullandıklarında hükümet sizi kiralıyor ? Güzelmiş
efendim . Karşılığında maden imtiyazı istiyorsunuzdur herhalde ? Albay : Biz
hükümeti koruduk , onlar da minnettarlıklarını gösterdi . Danny ve zengin oldunuz değil mi ? Sömürgecinin
sömürge insanıyla aynı yola girmesinin tek amacı yolun sonunda kendisini
bekleyen iyi şeylerin varlığı olmuştur . Ama o bunu hiç anlayamaz. Sömürge
insanına yardım etmek istiyorsa, bunun tek nedeni tam da kaderlerinin onu
gerçekten ilgilendiriyor olması, onların kaderiyle kendisininkinin iç içe
geçmesi ve birbiri için önemli olması, sömürgede yaşamaya devam etmeyi
ummasıdır. (Memmi, 2009:53) Danny ’ nin Solomon’ u kurtulmak için kullanması ve
bunu ona yardım ediyormuş gibi yapması batılı ülkelerin sömürgeleştirdikleri
ülkelere yaptıkların aynısıdır. Önce amaçlarına ulaşmak için bir ülkeyi
tahakküm altına almak ve sonrasında çıkarları uğruna ona yardım ediyormuş gibi
görünmektir .
Çıkarları uğruna karışıklığı çıkaran ve arkasından düzeni sağlamak amacı
ile yola çıkmış gibi görünen sömürge ülkeleri sürekli olarak yaptıkları bu
eylemleri inkar eder ve sömürgeleştirdikleri insanları suçlarlar . Danny
sürekli olarak Afrika’da ki durumu inkar etmektedir. Sömürgeciliği reddeden bir
sömürgecinin tavrından mantıksal olarak nasıl bir sonuç çıkar? Sonunda belki
adalet sunağında, ama gene de kurban edilerek boğazlarının kesilmesiyle
sonuçlanacak bir tavra karşı neden kendilerini şiddetle savunmasınlar ki? Keşke
tavırlarının adaletsizliğini tam olarak kavrayabilseler ! (Memmi, 2009:41) Kaldı ki kolonyalist kendini sömürgeci olarak
kabul eden bir sömürgecidir aslında. Ardından da kendi konumun apaçık ortaya
koyarak sömürgeciliği meşrulaştırmaya çalışır. Bu daha mantıklı bir tavırdır;
sömürgeciliği reddetmekle birlikte sömürgede yaşamayı sürdüren sömürgecinin
ıstıraplı dansından duygusal olarak daha tutarlıdır. Biri, yaşamını
ideolojisine uyarlamaya boşuna uğraşırken,
diğeri ise, ideolojisini yaşamına uyarlamaya, böylece tavrını
bütünleştirmeye ve haklı çıkarmaya uğraşır. Genel olarak bakıldığında,
kolonyalist olmak, sömürgecinin doğal eğilimidir. (Memmi, 2009:62)
Sömürgeciler sadece hammaddeleri , doğalkaynakları, zenginlikleri
çalmamıştır . Aynı zamanda bir ülkenin tarihini , geçmişini ,kültürünü,
kimliğini, değerlerini ve insanların acılarını sömürmüşlerdir. Emperyalist
düşünce her durumu fırsata çevirmek için sürekli olarak tetikte beklemektedir
ve kendisini zenginliğe ulaştıracak her şeyi sömürmüştür. Filmde aynı zamanda
bir ülkenin elmas madenlerinin sömürülüşünün yanında insanların acılarının,
kimliklerinin, yaşadıkları travmaların sömürülüşü anlatılmıştır. Gazeteci
mesleği ile Maddy bir haber yazma esnasında gelip yazdığı metni okuyan Danny’
le diyaloğunda bunu yansıtır .
Danny : 90 derece
sıcakta , Solomon Vandy dizlerinin
üstüne çöker, tel örgüleri güçlü elleriyle sarsarak..
Maddy : Ne? Acısını sömürdüğümü mü düşünüyorsun ?
Haklısın. Bu boktan. Tıpkı o reklam kokan haberlerden biri gibi. Göbekleri
şişmiş, gözlerinde sineklerin dolaştığı küçük siyahi bebekler vardır ya. Bende
de ölmüş anneler, doğranmış uzuvlar; ama hiçbirisi yeni değil. Belki okudukları
zaman insanları gözyaşına boğmaya yeter hatta belki bir çek bile yazarlar;
ancak olanları durdurmaya yetmeyecek. Kurbanlar hakkında yazmaktan bıktım; ama
tek yapabildiğim de bu. Çünkü gerçeklere ihtiyacım var; İsimlere ihtiyacım var;
Tarihlere ihtiyacım var; Resimlere ihtiyacım var. Banka hesaplarına ihtiyacım
var. İnsanlar birisinin eline mal
olduğunu bilseler , bir daha yüzük almazlardı. Ancak bu hikayeyi yazamam. Ta ki
kanıtlanabilir gerçeklere ulaşana dek.
Acıları sömüren ve bu
acıları dahi bir kazanım aracına çeviren basın eleştirisi, basının Afrika’ da
geçen savaşın sadece haber yapma ve olanları yansıtma görevi ile de
eleştirilmiştir. İnsanların toplandığı ve sığındığı kampa giden Maddy şu
şekilde eleştirir ; Maddy : Şu an
Afrika’ nın en büyük ikinci mülteci
kampı. CNN’ de Spor ve Hava Durumu’ nun arasında bir dakika şansı olabilir
belki. Koca bir ülke evsiz bırakıldı.
Evsiz bırakılan koca
bir ülke ‘nin emperyalist düşünceye tek faydası çarpıcı fotoğraflar ve ilgi
çekecek , metalaştırılan acının satılacağı bir şeyler bulmak. Fotoğraftaki
acılar ve travmalar değildir onlar için önemli olan . O acıların ve travmaların
getireceği zenginliktir.
SONUÇ
Sömürgecilik değerli
madenlere ve doğal doğal kaynaklara sahip olan ülkelerin kaderi olmuştur .
Sömürgeci ülkeler ekonomilerinin temelini bu kaynakları çalmak ve bunu kara
çevirmek üzerine kurmuşlardır. Sömürgeleştirmeye maruz kalan ülkelerde ise iç
savaş başlamış, şiddet, ölüm, sefalet, açlık gibi kavramlar kendilerine yer
bulmuştur . Sömürgeci ülkeler sömürgeleştirdikleri ülkelerin sadece
kaynaklarını değil, acılarını, kültürlerini, tarihlerini, duygularını
sömürmüşlerdir. Geriye kalan sadece sömürgeleştirmenin bir tarihi ve tamiri
mümkün edilmez duygular olmuştur. Ayrıca bu savaşlar ile birlikte yaşayan
insanların üzerine sömürgeleştirme döneminden hala izler bulunmaktadır.
Sömürgeci ülkeler şu anda yaşadıkları zenginlikleri eskiden sömürdükleri ve
hala belli yollarla ve emperyalist düşüncelerle tahakküm altında tuttukları bu
ülkelere borçludurlar. Sömürgecilik tarihte hep var olmuş ve yöntemler
değiştirerek farklı şekillerde var olmaya devam etmektedir. Doğal kaynaklara
ve değerli madenlere sahip olan ülkeler ise sömürgeleştirmenin farklı
yöntemleri altında bir bakıma hala sömürgeleştirmeyi yaşamaktadır.
KAYNAKÇA
Fanon, F. (2007)
‘’Yeryüzünün Lanetlileri’’ Versus (2007)
Lommba, A. (2000)
‘’Kolonyalizm Postkolonyalizm’’ Ayrıntı Yayınları (2000)
Memmi, A. (2009)
‘’Sömürgecinin Portresi Sömürgeleştirilenin Portresi’’ Versus (2009)
Said, E. (2013) ‘’Kültür
ve Emperyalizm’’ Hil Yayınları (2013)
Bağçe, H.E. (2003)
‘’Emperyalizm Kuramları ve Amerikan Kamu Diplomasisi’’ (2003)
Demir, A. ‘’ Sömürge Devletlerinin Kullandığı
Sömürgecilik Araç ve Metotları Vaka Analizi : Belçika Krallığı ‘ nın Kongo’daki
Sömürge Dönemi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder